X. Uluslararası Türkoloji Kongresi sürüyor
Bu yıl teması “Geleceğe bakış açısını köklü mirasıyla birleştirmek” olan 10. Uluslararası Türkoloji Kongresi'nin açılışında konuşan İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikar, şunları söyledi: Studies, 12 Kasım 1924'te Türkiye'nin üniversiteye bağlı ilk ve en eski araştırma enstitüsü olarak kuruldu.
Zülfikar, Enstitünün kuruluşunda Fuat Köprülü'nün büyük katkı sağladığını belirterek, şöyle konuştu: “Enstitümüz dil, edebiyat, tarih, kültür ve sanat gibi birçok alanda değerli araştırmalara öncülük etmiştir. Hem ülkemizde hem de uluslararası alanda.” “Türkoloji Enstitüsü'nün akademik çalışmaları kültürel diplomasiye önemli katkı sağlamakta ve Türkoloji alanında güçlü bir bilgi merkezi olarak önemli bir görev ifa etmektedir” dedi.
Zülfikar, Uluslararası Türkoloji Kongresi'nin 1973 yılından bu yana düzenlendiğinin altını çizerek, şöyle konuştu:
“Bu etkinlikler, ulusal ve uluslararası akademisyenleri bir araya getiren, Türkolojinin temel konularına ışık tutan ve bilim dünyasına önemli katkılar sağlayan bir buluşma noktasıdır. Kültürel Miras Enstitümüz, yetiştirdiği öğrenciler ve yürüttüğü projelerle “Bizi geleceğe taşıyacak ve Türkoloji alanında ülkemizi ileri taşımak için çalışmalarını sürdürecektir” vizyonuna sahiptir.
“Katılımcılar farklı bakış açıları ve yöntemlerle yürütülen çalışmaları inceleyecek”
Doç. Dr., Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü. Konferansın konuşmacısı ve koordinatörü. Dr. Emine Temel Alemdar, enstitünün Cumhuriyetin ilanından sonra Mustafa Kemal Atatürk'ün emriyle kurulduğunu belirtti.
Alemdar, bugünün enstitünün kuruluşunun 100. yılını kutladığını belirterek, şöyle konuştu: “Bu anlamlı günde siz değerli bilim insanlarımızı ağırlamaktan onur duyuyoruz. Kongremiz, Türkçe alanında yeni konu ve araştırma yöntemlerinin tanıtıldığı bir platform olmayı amaçlamaktadır. çalışmalara katılanlar farklı bakış açıları sunacak, “Araştırma alanlarında yeni bakış açıları kazanacaklar, farklı yöntem ve yöntemler kullanılarak yapılan çalışmaları inceleyerek yenilikçi yaklaşımlar geliştirme fırsatı bulacaklar” dedi.
“Kongrede sunulacak raporlar aynı zamanda kültür politikalarının belirlenmesine de katkı sağlayacaktır.”
Türkiyat Enstitüsü Müdürü ve “X. Uluslararası Türkoloji Kongresi” düzenleme organı Başkanı Prof. Dr. Ayşe Zişan Furat, akademi anlayışındaki değişime tanık olduğunu belirterek, akademik etkinliklerin artık daha da yaygınlaştığını ifade etti. bu değişimi yansıtan en dinamik platformlardan biri.
Bilgiye erişim ve paylaşım süreçlerinde yerel ile evrenseli birleştiren disiplinler arası bakış açılarının giderek önem kazandığını vurgulayan Furat, şöyle konuştu: “Bu değişimden Türkoloji alanı da etkileniyor. Bu bağlamda kongremiz farklı farklı konuları bir araya getirmeyi amaçlıyor. İçinde bulunduğumuz akademik gelişimi yakından takip ederek güncel konulara odaklanıyoruz.” “Amacı araştırma alanlarına yeni açılımlar sunmaktır” dedi.
Furat, akademik alanda yapılan araştırmaların sadece akademik gelişimde değil, siyasi ve kültürel hayatın analiz edilmesi ve şekillenmesinde de önemli rol oynadığını vurgulayarak, şöyle konuştu:
“Ülkemizin son yıllarda kültürel diplomasiye gösterdiği önem, bu araştırmaya yeni bir boyut kazandırmıştır. Bu anlamda kongremizde sunacağımız raporlar, yalnızca kültürel diplomasiye ilişkin temel sorunları inceleyerek gelecekteki araştırmalara ışık tutmakla kalmayacaktır. Türkçülük sektörünün bugün değil, aynı zamanda ulusal ve uluslararası kültür politikalarının belirlenmesine de katkı sağlayacaktır. Dolayısıyla kongremiz geçmişe dönecektir.” “Bu aynı zamanda muhasebeyle birlikte geleceğe yönelik bir bakış açısı bulmaya da yol açacaktır.”
Bu kongrelerin kültürel hafızanın korunması ve Türk dünyası ile kültürel ve akademik ilişkilerin güçlendirilmesi açısından önemli buluşma ortamları oluşturduğunu vurgulayan Prof. Dr. Furat, kongrede iki gün boyunca toplam 27 oturumda 110 bildiri sunacağını sözlerine ekledi.
“Türkçe, milletimizin tarihi ve kültürel mirasını yansıtan eşsiz bir hazinedir”
Türk Dil Kurumu Başkan Yardımcısı Doç. Harun Şahin, milletlerin özgürlük ve bağımsızlığının temeli “milli bilinç” olduğunu, bu bilincin en önemli kaynaklarından birinin de “milli dil” olduğunu belirtti.
Şahin, diline sadık kalmanın, ona saygı duymanın ve gereken özeni göstermenin “milli bir görev” olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
“Birlik ve bütünlüğümüzün temel taşı olan dilimiz aynı zamanda kültürümüzün de en önemli unsurudur. Türkçenin her yönüyle doğru kullanımının araştırılması, geliştirilmesi, tanıtılması ve öğretilmesi gibi birçok konuda çalışmalar yapılmış, Çünkü dil, Oğuzlardan Uygurlara kadar yaşayan bir varlıktır.” “Türkçe binlerce yıldır geniş bir coğrafyada konuşulan, yazılan ve yaşatılan bir iletişim aracı, milletimizin tarihi ve kültürel mirasını yansıtan eşsiz bir hazinedir.”
Şahin, Türkçe kullanımının milli bir sorumluluk olduğunu ve bu tavrın bayındırlık işlerinde örnek teşkil edeceği gibi milli bilincin yaşatılmasına da katkı sağlayacağını değerlendirdi.
Kongre hakkında
“Köklü mirasıyla geleceğe bakış açısı getirmek” temasıyla gerçekleştirilecek kongrede bu yıl iki gün boyunca 7 ülkeden 120'nin üzerinde bilim insanı sunum yapacak.
Asırlık tarihin Türkolojiye katkısı çerçevesinde değerlendirilmesi ve Türk araştırmalarının akademik-kurumsal geleceğine dair perspektifler sunulmasının amaçlandığı kongre kapsamında tarih, dil, edebiyat gibi çok çeşitli disiplinleri kapsayan konular ele alınacak. , kültür ve sanat.
Sempozyumda ele alınan konular arasında “Dünyaca ünlü Rumen Türkolog Vladimir Drimb”, “Alman Türkolojisinin Türkolojiye Katkıları”, “Oğuz Çocuğu Kavramının Ortaya Çıkışı”, “Bosna'da Türkoloji Çalışmaları”, “Alman Türkolojisinin Türkolojiye Katkıları” yer aldı. Rusya'da Türkoloji Çalışmaları”. “Bağımsızlıktan sonra Türk cumhuriyetlerinde uygulanan dil politikası” ve “Dünya dili olarak Türkçe ve Türk dilinin atlası”nı ele alıyor.